Uzaklaşmaya Hazır

Her Şeyden Uzaklaşmak

Her şeyden uzaklaşmaya hazır mısın? Bu nadiren sorulan soru, hayatımdaki en önemli prensiplerden birini şekillendiriyor.

Tüm evinizin beklenmeyen bir şekilde yandığını düşünün, o an sadece bizim için en önemli olan şeyleri alacağımız kısa bir zaman aralığımız var. Siz neleri alırdınız? Böyle bir durumda elbette çoğumuzun ilk aklına gelen maddi eşyalarımız olmaz. Önce sevdiklerimizin ve evcil hayvanlarımızın güvenliğini sağlarız. Onlar güvende olduktan sonra, yalnızca yeri doldurulamaz şeyleri – fotoğraflar, sabit diskler, aile yadigarı olan şeyleri alırız. Geri kalan her şey maalesef bu yangın felaketinde kaybolacak.

Teoriyi biraz daha ileri götürerek, bu düşünce deneyine farklı bir biçimde bakmayı seviyorum.

Continue Reading

Meşgul Değil, Odaklanmış

Odaklanmış Bir Zihin

Etrafınıza bir bakın: Herkes multi-tasking -aynı anda birden fazla işle uğraşmanın- peşinde. Mümkün olan her boşluğu doldurmaya çalışıyoruz. Şimdiye kadar olduğumuzdan çok daha meşgulüz. Her yerde aynı sahneyle karşılaşıyoruz: başlar öne eğilmiş, yüzler parlayan bi ekranda kaybolmuş, teknoloji insanları birer zombiye dönüştürmüş.

Birey olarak değerlerimizin üretkenlik, verimlilik, çalışma saatleri ve her ne pahasına olursa olsun işleri tamamlamak ile ölçüldüğü bir keşmekeşin içinde yaşıyoruz. Toplantılar, excel tabloları, durum güncellemeleri, akşam trafiği, tweetler, Zoom toplantıları, toplu taşıma, raporlar, sesli mesajlar, multi-tasking ve meşgul bir hayatın diğer tüm tuzaklarıyla boğuluyoruz. Gün boyunca yürü, ilerle, bir yerden bir yere git. Ve durumumuz hep şöyle: Meşgul.

Continue Reading

Ne Olur Ne Olmaz Diye Tuttuğumuz Eşyalardan Kurtulmak: 20/20 Kuralı

Bazı şeyleri ne olur ne olmaz diye tutmaya devam ederiz. Bırakamayız çünkü gelecekte bir gün işimize yarayabileceğini düşünürüz. Özellikle kısa süreli tatil ve yolculuklarda lazım olur diye çantamıza doldurduğumuz eşyaların çoğuna hiç dokunmadan geri döneriz.

Tüm bu eşyaları bir kenarda tutmamıza gerek yok. Her ihtimale karşı diye bırakamadığımız eşyaları nadiren kullanırız. Orada dururlar, yer kaplarlar, yolumuza çıkarlar, bizi aşağı çekerler. Çoğu zaman onlara ihtiyaç bile duymayız, sadece orada var olduklarını bilmek bizi rahatlatır.

Continue Reading

“Elon Musk Etkisi” ile 3 Adımda Üretkenliğinizi Arttırın

Elon Musk’ı ödeme sistemleri girişimi Paypal, elektrikli araba girişimi Tesla, uzay teknolojileri girişimi SpaceX ya da başka sayısız girişimi aracılığıyla tanıyor olabilirsiniz. Henüz 49 yaşında, multi-milyar dolarlık girişimlerin sahibi olan Musk 102 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 4. kişisi olarak biliniyor. 40 milyona yakın Twitter takipçisi olan Musk her yaptığı işle ve her açıklamasıyla “trending topic” oluyor.

Onu sevseniz de ondan nefret etseniz de, Musk’ın oldukça üretken bir adam olduğunu inkar etmek oldukça zor.

Peki Elon Musk bu kadar farklı sektörde, bu kadar çok girişimi nasıl yönetiyor? Elon Musk’ın işleri halletme yeteneğini yönlendiren alışkanlıklar, uygulamalar ve zihniyetler nelerdir? Ya da başka bir deyişle – kendi üretkenlik seviyemizi iyileştirmek için Musk’ın çalışma ve düşünme biçiminin hangi yönlerini uyarlayabiliriz?

Continue Reading

30 Yıldan 30 Hayat Dersi Daha

Dün (23 Ekim 2011) 30. doğum günümdü. Büyük harflerle OTUZ. Kutlamak için Joshua’nın 30 Hayat Dersine eşlik edecek 30 hayat dersi daha yazdım.

1. İnsanların sizin hakkınızda nasıl hissettiği değil, sizin onları nasıl hissettirdiğiniz önemlidir. İlkokul birinci sınıftan itibaren lise yıllarına kadar tombul, çarpık dişli oldum ve özgüvenim düşüktü. Nasıl göründüğümle çok ilgilendim ve insanların beni nasıl gördüğüyle daha da fazla ilgileniyordum. Ne yazık ki, görünüş benim için her şeydi; ayrıca havalı çocuklarla takılmak konusunda sürekli endişelendim. Aslında arkadaş tercihlerime baktığımda, bazı harika insanları görmezden geldiğimi hatırlıyorum çünkü onlar “havalı” olarak düşündüğüm grupta değildi. Yaşlanmak, havalı çocukların hep mutlu çocuklar olmadığını gösterdi. İnsanların senin hakkında ne düşündüklerinin, senin onları nasıl hissettirdiğin kadar önemli olmadığını anladım.

2. Tüm önerileri dikkate alın. “Ah, o zaman şimdi bildiklerimi bilseydim.” Ailemden ve büyüklerimden bunu kaç defa duyduğumu hatırlamıyorum. Şimdi, 30 yaşındayken ne anlama geldiğini tamamen anlıyorum. Ailelerimizin yaşlandıkça gözümüze ne kadar zeki göründüğü şaşırtıcı. Birçok durumda, eğer ailemin ve büyüklerimin tavsiyelerini dinleseydim, dersleri zor yoldan öğrenmekten kaçınabilirdim. Bunu fark ettiğimde, bana söylenenlerle aynı fikirde olmasam bile, en azından dikkate alacağıma dair kendime bir söz verdim. Neyse ki, bu neyi değiştirmem gerektiğini düşünmem için beni aynaya bakmaya zorladı.

Continue Reading