30 Yıldan 30 Hayat Dersi

Yakın zamanda 30’uma girdim, bu yaşıma kadar pek çok önemli şey öğrendim. Bahsedeceklerim bu dünyadaki ilk 30 yılımdan en önemli 30 hayat dersi.

1. Âşık olmak şart. Bilirsiniz, bir söz vardır, “Âşık olup kaybetmek, hiç âşık olmamaktan daha iyidir.” Öyle değil mi? Biliyorum, klişeleri genellikle elimizin tersiyle itiyoruz, ama bu belki de sadece aforizmalarla tartışabileceğimiz temel bir gerçektir. Evet, âşık olmalıyız,  hem de kalbimiz kırılsa bile. Çünkü âşık olmazsak hayatımız geçip gidecek.

2. Sevmek yetmiyor. Âşık olmalıyız, sevmeliyiz ama sevmek hayatta kalmak için yeterli değil. Harekete geçip diğerlerine onlara değer verdiğimizi, onları sevdiğimizi göstermeliyiz. Evet, sevmek bir eylemdir.

3. Mutluluk satılık değildir. İçimizdeki boşluğu doldurmak için reyonlara, raflara, web sayfalarına ne kadar bakıp arasak da; mutluluk satın alınmaz. O şeyler bizi mutlu etmeyecek, en azından uzun vadede. En iyi ihtimalle, maddi şeyler geçici olarak bizi rahatlatır. En kötü ihtimalle ise hayatımızı mahvederler, bizi boş hissettirirler, depresyona sürüklerler ve hatta daha yalnız hissettirirler, ıvır zıvırdan bir denizde yapayalnız. Gerçek şu ki hepimiz bir gün öleceğiz ve mezarımızı servetimizle doldurmak bizi bu sondan kurtarmayacak.

4. Başarı görecelidir. Eskiden başarılı olduğumu düşünürdüm çünkü ailemin ve arkadaşlarımın benimle gurur duyabileceği milyon dolarlık bir işim vardı. Bol yatak odalı bir ev, lüks bir araba, ısmarlama takım elbiselerin, pahalı saatlerin, büyük ekran televizyonların ve maddi dünyanın diğer tüm tuzaklarının beni daha başarılı kılacağını sanıyordum. Hepsine sahiptim ve gerçekten başarılı hissetmedim. Aksine aptal gibi hissettim.

Continue Reading

Zararlı İlişkilerden Kurtulmak

Bazı ilişkiler özellikle tehlikelidir. Başka bir insanla başarılı bir bağ kurmak için gerekli özellikleri göz önünde bulundurmadan – kesintisiz destek, karşılıklı güven ve sevgi dolu cesaretlendirme gibi önemli özellikler – çoğu zaman rahatsız ilişkiler kurarız. Bir ilişki yalnızca yakınlıktan ya da tek başına kimyadan doğduğunda, başarısızlığa uğrar. Anlamlı bir bağlantı kurmak için bir kişinin fiziksel varlığından daha fazlasına ihtiyacımız var, fakat rutin olarak insanları etrafımızda tutarız çünkü alışılmış olan budur.

Bir meslektaş, okul arkadaşı ya da her zaman orada olan biriyle bağlantı kurmak, hayatlarımıza gerçek bir değer katmasalar bile kolaydır. Bu ilişkilerin içinde kalmak daha da kolaydır: eski ilişkiler rahattır ve yeni ilişkilere başlamak zordur. Yeni ilişkiler emek sarf etmeyi gerektirir, pek çok değerli şeyin gerektirdiği gibi.

Continue Reading

Yalnız Geçirilen Zaman

Güneyde bir şehirde tek başıma yürüyorum, ama yalnız değilim.

Eskiden kendimle ilgili yanlış bir şeyler olduğunu düşünürdüm. Yirmili yaşlarım boyunca, normal, toplumun işleyen bir bireyi olmak için yapmanız gereken şeyleri yaparak sosyal normları takip ettim. İşten sonra iş arkadaşlarımla dışarı çıkmak, her akşam ve her hafta sonunu arkadaşlarla geçirmek, sıradan ve boş sohbetlerle zaman öldürmek. Her zaman bir şeylerle meşgul, her zaman çalışır durumda ve hep birileri ile birlikteydim.

Ama bu sürekli iletişim beni yıprattı. Sık sık içinde olduğum durumdan memnun olmadığımı hissediyordum. Garip bir şekilde asla yalnız olmamak beni yalnız hissettirdi.

Sonrasında yirmili yaşların sonuna yaklaşırken keşfettim ki ne zaman kendim için zaman ayırsam daha mutlu hissediyordum. (sonuçta ben içe dönük bir kişiliğe sahiptim / INTJ Kişilik Tipi) Ama merak etmeyin bu tatsız bir “Kendinize zaman ayırın” hatırlatması değil, aksine kendi bireyselliğinizi kabul etmeniz için bir hatırlatma – kendi kişiliğinizi.

Continue Reading

Neden 12 Yıllık Kariyerimi Çöpe Attım

Bugün, 1 Mart 2011, benim dönüm noktam: İstifa ettim. Bu iki kelimeyi yazmak bile harika hissettiriyor, ama aynı zamanda korkutan, heyecanlandıran, gerçek dışı ve inanılmaz, birçok yönden tarif edilemez bir şey.

Bunu yazarken Nina Simone’ ın “Feeling Good” (İyi Hissediyorum) şarkısını dinliyorum. Şarkının sözleri, şu anki hislerimi çok iyi anlatıyor: “It’s a new dawn (Yeni bir şafak) / It’s a new day (Yeni bir gün) / It’s a new life for me ( Benim için yeni bir hayat) / and I’m feeling good (ve ben iyi hissediyorum)”.

Temiz bir sayfa.
Yeni bir başlangıç.
Heyecan verici bir hayatın kıyısındayım.

Dün, 28 Şubat 2011, büyük bir şirketteki beyaz yakalı kariyerimin son günüydü. 12 yıldan fazladır, 18 yaşımdan beri, neredeyse haftada 80 saat büyük bir telekom şirketinde kariyer basamaklarını tırmanarak çalıştım. Orta batıda, perakende satıştan satış müdürlüğüne; mağaza müdürlüğünden bölge müdürlüğüne ve son olarak da yüzlerce işçiyi ve milyon dolarlık bütçesini yönettiğim 150 perakende mağazasının işletme müdürlüğünde çalıştım. Çalıştığım zaman boyunca, düzinelerce perakende mağazası açtım,  yüzlerce çalışan işe aldım ve birçok kişinin profesyonel bir şekilde büyümesine yardım ettim.

Continue Reading