Twyla Tharp Amerikalı bir dansçı ve koreograf. Bugün 76 yaşında olan Tharp modern çağın en başarılı performans sanatçıları arasında gösteriliyor. Çocukluğundan başlayan yaratıcı süreçte sıkı bir çalışmanın eseri olarak 2 Emmy ödülü kazanan, sayısız gösteride yer alan ve 3 kitap yazan Tharp 2003’te yazdığı “The Creative Habit” kitabında başarısının sırrı olarak benim çok pratik bulduğum bir teknikten bahsediyor: “Alışkanlık edinmek için ritüellerin gücünü kullanmak”. Tharp günlük hayatında önemli bir yer kaplayan sabah çalışmasını nasıl bir ritüel haline getirdiğini kitabında şöyle anlatıyor.
That Sugar Film ve Şeker Bağımlılığı Hakkında
Sadeleşme sürecinin bir parçası olarak beslenme alışkanlıklarımı da gözden geçirmeye çalışıyorum. Beslenme alışkanlıklarımı düzenleyerek sağlıklı bir şekilde kilo almayı (evet benim de derdim bu) ve egzersizle birlikte hayatıma dahil etmeyi hedefliyorum. Geçen sene diyetisyene gidene kadar bu konudaki hedeflerim daha belirsizdi. Ölçümler sonucunda hem kas hem de yağ olarak ideal kilomdan geride olduğumu öğrendim. Yağ olarak geride olduğumu ve her ikisini de orantılı bir şekilde yükseltmem gerektiğini bu ölçümler olmasa tahmin edemezdim. Henüz bu konuda pek ilerleme kaydedemedim. Yakın zamanda tekrar diyetisyenime gidip ölçümlerimi almayı ve bunu düzenli hale getirmeyi planlıyorum. Bu süreçte beslenme konusunda eksik bilgilerimi tamamlamak ve süreci içselleştirebilmek adına da bolca okumaya ve araştırmaya çalışıyorum. Bu yazıda yakın zamanda izlediğim That Sugar Film ve şeker bağımlılığı hakkında öğrendiklerimden bahsedeceğim.
Erteleme Hastalığına İlaç Gibi Çözüm: İki Dakika Kuralı
Sadece iki dakikanızı bu yazıyı okumaya ayırın. Size hayatımı müthiş kolaylaştıran bir teknikten bahsedeceğim.
“İki Dakika Kuralı” David Allen’ın “Getting Things Done” adlı kitabında bahsettiği bir teknik. Kitabı okumak isterseniz “İş Bitirici” adıyla Türkçe’ye de çevrilmiş. Adından da anlaşılabileceği gibi kural çok basit: Eğer bir işi önümüzdeki 2 dakika içerisinde tamamlayabilecekseniz, onu ertelemeyin. Böyle yazınca hiç de etkileyici gelmiyor fakat kesinlikle denemeniz lazım. Bu kuralı ilk okuduğumda ne kaybedebilirim diyerek hemen bir sonraki işe geçmeden önce 2 dakika ara verdim ve aklıma gelen ilk işi tamamladım, sabah cevap vermem gereken bir maili cevapladım. Daha sonra 2 dakikada kurtulduğum ağırlığa şöyle bir dönüp baktım. Mesai başlangıcından beri sakince oturup cevaplarım diye düşündüğüm mail benden aslında 2 dakikadan çok daha fazlasını çalmıştı. Bu motivasyonu kullanarak hemen 2 dakikada halledebileceğim başka ne var diye düşünmeye başladım ve aklıma gelen bir kaç işi daha tamamladım. Bu süreçte şunları farkettim;
Sadecilik Nedir ve Neden Sadeleşmeye Karar Verdim
Sadecilik Nedir?
Minimalizm, zen, sadeleşme, konmari bu terimlerin bir kısmını muhtemelen hayatınızın bir noktasında işitmişsinizdir. Bazen bir sanat akımı bazen bir uzakdoğu felsefesi bazen de bir tekniği ifade eden bu kelimelerin ortak yanı hepsinin dengeyi savunması, az ile çokun dengesi. Bir süredir bu kavramları ve teknikleri özümseyerek hayatımın bir parçası haline getirmeye çalışıyorum ve tüm bu süreci anlatmak için de sadecilik kelimesini uygun gördüm. Son bir kaç yıldır kullanıldığı ve henüz dilimize yerleşmediği için TDK’ya göre resmi bir karşılığı olmasa da kendini ifade eden bir kelime olduğunu düşünüyorum. Bana göre sadecilik hayatın her alanında kaynak kullanımını optimize ederek daha özgür, sağlıklı ve mutlu olma çabasından ibaret.
Neden Sadeleşmeye Karar Verdim?
Öncelikle benim için hiç de kolay bir süreç olmadığını ve yavaş işlediğini söylemem gerek. Yola çıkarken kolay olmayacağını biliyordum fakat etkilerini gördükçe daha fazla motive oldum ve devam etme gücünü buldum. Sadeleşmeye karar vermem fiziksel ve ruhsal olarak çok fazla gereksiz ağırlık taşıdığımı farketmemle başladı. Sade kelimesinin tam karşıtı olan hayatım, enerjimi verimli kullanmadığımı düşünmeme sebep oldu. Bunun en gözle görülür örneği fiziksel dağınıklığımdı. Son 10 yılda 3 farklı şehirde 10 farklı evde yaşadım ve yurt içinde çok fazla seyahat ettim. Ortalamanın üstündeki bu mobilite ve göçebe hayat tarzının getirdiği taşınma ve düzen kurma meşgalesi bir yerden sonra hafifleme ihtiyacını doğurdu. En kolay vazgeçebildiğim eşyalarım olan kıyafetlerimden başlayarak sadeleşmeye çalıştım. Zamanla bu metodun işe yaradığını ve sadece kıyafetlerimi düzene sokmanın bile beni ne kadar rahatlattığını görünce bu felsefeyi hayatımın geri kalanına da uygulamaya karar verdim. Şu an gardrobumu düzenlemeyi büyük ölçüde bitirdim ve 2 yıldır kapsül gardırop diye anılan minimum sayıda ve çeşitlilikte kıyafetle günlük yaşamıma devam ediyorum. Kıyafetlerim dışında kitaplığım ve kişisel eşyalarımı da büyük ölçüde düzenledim. Sırada bu felsefeyi hayatımın geri kalan alanlarına uygulamak ve uygulamalarımı iyileştirmek var.