That Sugar Film ve Şeker Bağımlılığı Hakkında

Sadeleşme sürecinin bir parçası olarak beslenme alışkanlıklarımı da gözden geçirmeye çalışıyorum. Beslenme alışkanlıklarımı düzenleyerek sağlıklı bir şekilde kilo almayı (evet benim de derdim bu) ve egzersizle birlikte hayatıma dahil etmeyi hedefliyorum. Geçen sene diyetisyene gidene kadar bu konudaki hedeflerim daha belirsizdi. Ölçümler sonucunda hem kas hem de yağ olarak ideal kilomdan geride olduğumu öğrendim. Yağ olarak geride olduğumu ve her ikisini de orantılı bir şekilde yükseltmem gerektiğini bu ölçümler olmasa tahmin edemezdim. Henüz bu konuda pek ilerleme kaydedemedim. Yakın zamanda tekrar diyetisyenime gidip ölçümlerimi almayı ve bunu düzenli hale getirmeyi planlıyorum. Bu süreçte beslenme konusunda eksik bilgilerimi tamamlamak ve süreci içselleştirebilmek adına da bolca okumaya ve araştırmaya çalışıyorum. Bu yazıda yakın zamanda izlediğim That Sugar Film ve şeker bağımlılığı hakkında öğrendiklerimden bahsedeceğim.

Yazıya başlamadan önce diyet kelimesine karşı çok sıcak bakmadığımı belirtmeliyim. Sağlıklı beslenmeyi bir alışkanlık haline getiren ve beslenmeyi alışılmış kalıpların dışına çıkarıp kişiselleştiren Mindful Eating kavramını sadeciliğe daha yakın buluyorum. Mindful Eating ile ilgili temeli oluşturmak için de öncelikle kendi beslenme düzenimize dönüp bakmamız gerekli. Ben bir kitap okudum hayatım değişti diyebilen insanlardan değilim. Herhangi bir değişiklik yapabilmek için önce sorunun ne olduğunu anlamam ve bir sorun olduğuna ikna olmam gerekiyor. Bunun için TED konuşmaları ve belgeseller gibi tüketmesi daha kolay olan içeriklerle beslenmeyi öğrenmeye başladım. That Sugar Film 2014’te yayınlanan bir belgesel. Belgeselin yönetmenliğini de yapan Damon Gameau Avustralyalı bir aktör ve yönetmen. 90 dadika süren belgesel boyunca Damon sağlıklı beslenen bir insan olarak çeşitli uzmanların eşliğinde bir yüksek şeker diyetine başlıyor ve kendi vücudunu gözlemleyerek bir deneye başlıyor.

That Sugar Film

Damon That Sugar Film’i çekmeden bir kaç sene önce hayatından şekeri çıkarmış, bunun ekstrem bir durum olduğunu fakat bu kararı aldıktan sonra memnun olduğunu, sağlığının iyiye doğru gittiğini ve filmden sonra da bu şekilde beslenmeye devam edeceğini söylüyor. Deney boyunca Damon uzmanlarla görüşerek önerilen şeker miktarını kararlaştırılan besinlerle almaya başlıyor. İlginç olan Damon şekeri rafine olarak ya da junk food (abur cuburlar) vasıtası ile değil çoğu sağlıklı besinler olarak görülen ve her gün tereddüt etmeden tükettiğimiz yiyecekler tüketerek almaya çalışıyor. Tahmin edeceğiniz gibi çikolatalar, şekerlemeler, kola, tatlı vb. gibi ilk akla gelen yiyecekleri tüketmiyor. Deneyin çarpıcı sonuçları olmasının sebeplerinden biri de bu. Her gün tükettiğimiz ve sağlıklı olduğunu varsaydığımız gıdaları tekrar bir gözden geçirmeniz gerektiğini anlıyorsunuz.

Bilimsel açıdan bakmak gerekirse Damon’ın vücudundaki değişimler sıfır şeker bir yaşam tarzından yüksek şeker diyetine geçiş yapan biri olduğu için karşılaştırma yapılabilecek bir düzeyde değil. Zaten bunu uzmanlar da belirtiyor ve ilk günlerdeki şok etkisinin sebebinin de bu olduğunu söylüyorlar. Fakat zamanla Damon’ın vücudu bu düzene alışıyor hatta bağımlılık geliştiriyor, bugün çoğumuzda olduğu gibi.

Şeker Bağımlılığı Nedir?

Şeker tüketildiğinde beyinde kokain tüketildiğinde uyarılan bölgelerin uyarıldığını belgeselde de görüyoruz. Kokainin fiziksel bağımlılığı olmamasına rağmen şekerin hem fiziksel hem de zihinsel bağımlılığı olduğu yapılan deneylerle kanıtlanıyor. Fareler üzerinde yapılan deneylerde yoksunluk belirtileri açıkça gözleniyor. Peki şeker bağımlılığı neden son dönemde bu kadar çok gündeme geldi, daha önceden bilinmiyor muydu? Nikotin bağımlılığı gibi şeker bağımlılığı da sağlığı oldukça kötü etkileyebiliyor. Nasıl nikotin bağımlılığı uzunca bir süre hasır altı edilmiş, sigara reklamları ile aksi yönde bir kanı oluşturulmuş ise şeker de aynı şekilde kamuoyu ve bilimin manipüle edilmesi ile uzunca yıllardır masum gösterilmeye çalışılıyor. Bunun sebebi şekerin temel ve işlenebilir bir gıda maddesi olarak çok büyük bir pazara sahip olması. Belgeselde uzun yıllardır süren yağ ve şeker savaşından bahsediliyor. Her ikisi de çok büyük pazarları ifade ettiği için yağ üreticileri obezitenin ve başlıca hastalıkların sebebi olarak şekeri gösterirken, şeker üreticileri yağı hedef alıyor. Bunun sonucu olarak yağ da şeker de bugün farklı isimlerle, farklı şekillerde daha masum bir kılıkta mutfağımıza girmeye çalışıyor.

Amerikan Kalp Birliği’nin verilerine göre kadınlar için günde ortalama 6 çay kaşığı (30 gram), erkekler için ise günde ortalama 9 çay kaşığı (45 gram) şeker tüketimi sınır olarak belirlenmiş. Fakat ülkemizde ortalama günde 100 grama yakın şeker tüketiliyor.

Şeker ile ilgili aklımda kalanları ve araştırdıklarımı kısaca anlatmaya çalıştım. Daha ayrıntılı bilgiyi aşağıdaki kaynakları okuyarak ya da belgeseli izleyerek edinebilirsiniz. That Sugar Film’i resmi websitesinden satın alarak izleyebilirsiniz, ödediğiniz paranın bir kısmı belgeselde de bahsedilen Mai Wiru Derneğine bağış olarak aktarılıyor.

Eğer satın almak istemezseniz altta da belgeselin Türkçe altyazılı halini bulabilirsiniz.

Sadeleşme fikri ilginizi çektiyse sade beslenme ve sade yaşamaya başlamak için şu yazımızı okuyabilirsiniz: Nasıl Yapacağız?

Kaynaklar ve ileri okuma için:
Is refined sugar addictive?
How Sugar Addiction Works
Şeker Bağımlılığı
Şeker neden bağımlılık yaratır?

İlginizi çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir