TDK’nın Güncel Türkçe Sözlük’ünde minimalizm ve minimalist kelimelerinin bir karşılığı bulunmuyor. Buna karşın minimal kelimesi minimum, asgari karşılığı ile sözlüğe eklenmiş. Yabancı sözlüklerde ise minimalizm 1960’larda ortaya çıkan sanat akımı olarak tanımlanıyor. Günümüzde minimalizm sadece bir sanat akımı olmaktan çıkmış durumda. Sanat, tasarım, sinema, müzik ve mimari konseptlerde yer edinen minimalizm artık bir yaşam biçimi olarak hayatımızda yer buluyor. Sadecilik’in amacı minimalizm fikrinden yola çıkarak yaşam tarzımızı değiştirmek olduğu için bu yazıda daha çok minimalist yaşam felsefesinden ve minimalizmin ne demek olduğundan bahsedeceğim. Sanatın ve hayatın farklı alanlarında minimalizmin yansımasını ise bol bol örnekle bezeli yeni yazılarda anlatmayı planlıyorum.
Minimalist Yaşam Felsefesi Nedir?
Minimalizm hayatın her alanında sadeleşmeyi ve faydacılığı öne çıkaran, tüketim toplumuna ve satın alma ile kendini gerçekleştirmeye karşı çıkan bir yaşam felsefesidir. Minimalizm aslında herkesin kulağına çalınmış ama temelindeki değerleri sorgulamadığımız bir kavram. Bu sebeple minimalizm zaman zaman karşımıza negatif algılarla ilintili ya da ütopik bir felsefe olarak çıkıyor. Minimalizm özünde çok basit bir fikirden yola çıkıyor. İçinde bulunduğumuz tüketim toplumunda mutluluk çoğu zaman metalarla ilişkilendiriliyor. Daha fazla para kazanarak, daha iyi ve daha büyük evler, arabalar, daha iyi eşyalar ve kıyafetler satın alarak daha mutlu olabileceğimiz fikri aşılanmaya çalışılıyor. Tüm bunların sebebi sanayi devrimi ile birlikte hızla yükselen arzın talebi aşması durumu. Halkla ilişkiler (PR) kavramının yaratıldığı, reklamcılığın farklı bir boyut kazandığı bu yıllarda şu an içinde bulunduğumuz tüketim kültürünün temelleri atılıyor. Tüketimin üretimi yakalaması için reklam sektörü her gün daha gelişmiş yöntemleriyle günlük yaşamımızın büyük bir kısmını işgal ediyor. Gelirinin büyük kısmını reklamdan elde eden Google ve Facebook gibi şirketlerin dünya sıralamasında sanayi devlerinin yerini alması bunun en somut kanıtı.
Peki tüm bu kavramların arasında minimalizm bize neyi ifade ediyor? Öncelikle minimalizmin bir din veyahut inanış gibi savunulmasına karşı olduğumu belirtmeliyim. Minimalizm ve sadeleşme herkesin daha özgür, sağlıklı ve mutlu olma yolunda kullanabileceği bir araç. Sabit kuralları ve sınırları olmadığı gibi bence henüz gelişimini tamamlamamış, bireysel ve toplumsal olarak tartışıldıkça, uygulamaları çeşitlendikçe kullanım alanları artacak bir pratik. Benim için minimalizm fiziksel, zihinsel ve dijital olarak sadeleşmek için kullandığım bir araç.
Minimalizm Nedir?
- Minimalizm eşyayı değil deneyimi öne çıkaran bir yaşam tarzıdır.
- Minimalizm farkındalığı ve sorgulamayı savunur. Sadeleşmenin ilk aşaması farkındalığa varmak ve hayatındaki kalabalığı sorgulamaktır.
- Minimalizm zamanın, paranın ve enerjinin bizi mutlu eden değerlere harcanmasını savunur.
- Minimalizm azalmayı ya da eksilmeyi değil sadeleşmeyi tercih etmektir.
- Minimalizm sürdürülebilirliği savunur.
Minimalizm Ne Değildir?
- Minimalizm tüm eşyalardan kurtulmak değildir.
- Minimalizm boş, beyaz odalardan ya da sırt çantası ile dünyayı dolaşmaktan ibaret değildir.
- Minimalizm yaşamı kısıtlamak üzerine kurulmamıştır.
- Minimalistler tutumlu, cimri olmak zorunda değildir.
- Minimalizmin katı kuralları yoktur. Herkes kendi tarzının uygulayıcısıdır.
- Minimalistlerin koleksiyonu ya da hobileri olamaz diye bir kural yoktur.
- Gerçek bir minimalist olmanız için 33 parça kıyafet ya da 100’den az eşyaya sahip olmanız gerekmez.
- Minimalizm sadece eşyalarla alakalı değildir.
Minimalizm Nasıl Ortaya Çıktı?
Minimalizmin 60’lı yıllarda bir sanat akımı olarak ortaya çıktığından bahsetmiştim. Bir yaşam tarzı olarak gündeme gelmesi ve medyada geniş biçimde yer bulması yakın tarihle ilişkilendirilse de aslında minimalist yaşam tarzının kökleri çok daha eskiye dayanıyor. Küçük bir araştırma yaptığımızda basit ve sade yaşama fikri neredeyse tüm eski uygarlıklarda ve dinlerde kendisini gösteriyor.
İslamiyette gençliğinde çobanlıkla geçimini sürdüren Hz. Muhammed’i, Hristiyanlıkta marangozluk yapan İsa’yı sade bir yaşam biçimini benimsemiş ve çevresindekilere de bunu anlatırken görebilirsiniz. Hindistan’da bir prens olarak hayatına başlayan Buda’nın varlık içindeki yaşamını terkederek kutsal bir derviş olma hikayesini okuyabilirsiniz. Antik Yunan’da bir fıçının içinde yaşadığı rivayet edilen Diyojen’e göre erdemli bir insan olmanın yolu sade bir yaşamı benimsemekten geçer. O zamandan bu zamana pek çok din adamı, yazar ve felsefeciyi bu yaşam tarzını anlatırken bulabilirsiniz.
Peki ne oldu da antik çağlardan beri bilinen bir yaşam tarzı birden bu kadar popüler oldu?
Aslında cevabı basit: tüketim toplumu. Consumerism yani tüketimcilik kavramı dünyada yayıldıkça bu fikre karşı çıkan yaşam tarzları ortaya çıkmaya başladı. Yavaş yaşam, doğal beslenme, sıfır atık, mindfulness gibi kavramların hepsi tüketim toplumuna bir tepki olarak doğdu ve her biri farklı bir açıdan alternatif yaşam biçimleri sunmaya başladı. Minimalizm tüm bu kavramları kapsayan bir çatı terim olarak evrilmeye ve kullanılmaya başladı. Hayatın her alanında sadeleşmeyi ve bilinçli bir yaşam sürmeyi özgürleşmenin alternatif bir yolu olarak insanlara sundu.
Özgürlüğün Yeni Simgesi
Minimalizm her geçen gün hızla yayılmaya devam ediyor. Bunun temelde bir kaç sebebi var. Reklam sektörü ve tüketim kültürü yükselmeye devam ettikçe markaların elindeki silahlar güçleniyor. Artık varsayımlardan ve temel psikoloji kuramlarından yola çıkan klasik pazarlama taktiklerinin yerini deneye dayalı, bilimle desteklenen yöntemler alıyor. Neuromarketing (nöropazarlama) ve yapay zeka teknolojileri sayesinde markalar siz daha farkına varmadan neyi arzuladığınızı keşfediyor, arzularınızın temelinde yatan dürtüleri sorguluyor. Daha sonra bunları kullanarak sizi gerçekten ihtiyacınız olmayan satın almalara yönlendiriyor.
Bir başka teknoloji temelli sorun da hayatımızın hızının değişmesi. Artık çok daha hızlı ve dürtüsel bir yaşantının içindeyiz. Gülten Akın’ın “kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya” diyerek ifade ettiği şey tam da bugün gerçekleşiyor. Vaktimizi para karşılığında takas edip, getirdiği yükün ağırlığından kurtulmak için de kendimize küçük mutluluklar satın alıyoruz.
Bu yaşam tarzı kısa sürede kısır bir döngüye evrildiği için kendimizi bu düzenin dışına çıkmaya yarayacak yollar ararken buluyoruz. Minimalizm tam da bu noktada pek çok insanın yardımına koşuyor. Anlamlı bir yaşam arayışındaki insanlara hedeflerine ulaşmak için kullanabilecekleri araçlar sunuyor.
Sizin minimalizm anlayışınız hakkında söylemek istedikleriniz veyahut yukarıdaki maddelere eklemek istedikleriniz varsa yorum olarak aşağıda belirtebilirsiniz.
Dipnot: Türk Dil Kurumu’nun Bul – Teklif Et – Kullan kampanyası kapsamında yabancı sözlere Türkçe karşılıklar önerip bunları oylama yolu ile dilimize kazandırabiliyoruz. Bu linkten ulaşabileceğiniz form aracılığı ile siz de minimalizm kelimesi için Türkçe bir karşılık önerebilirsiniz. Ben ilk günden beri savunduğum gibi Türkçe karşılık için Sadecilik kelimesini önerdim. Siz de Sadecilik ya da arzu ettiğiniz başka bir kelimeyi önerebilirsiniz. Yeterli sayıya ulaşırsak önerimiz halk oylamasına açılacak. Önerdiğiniz kelimeleri yorum olarak buraya da yazmayı unutmayın. Katkınız için şimdiden teşekkürler.
Bunlara da göz atmak isteyebilirsiniz:
Sadecilik Nedir ve Neden Sadeleşmeye Karar Verdim
Sadeleşme Ama Nasıl?
1 Yorum
Minimalizmde sadeleşme aslında hayatınızdaki değer verdiğiniz şeylerden vazgeçmek üzerine değildir. Yazarın da bahsettiği gibi tamamen eşyalarla ilgili değildir minimalizm, cimri olmak beyaz ve boş bir odada yaşamak zorunda değilsiniz. Minimalizmin özünde hayatınıza değer katmayan “şey” leri hayatınızdan çıkarmak vardır. Yazı detaylı ve bilgilendirici olmuş. Paylaşımlarınız için teşekkürler.